13 Mayıs 2015 Çarşamba

Neden Herkes HDP'ye El Verdi?

     Türkiye'de 2014-2015 seçim sezonunun son raundu 7 Haziranda milletvekilleri seçimleriyle olacak. Seçim propagandaları kapitalist ekonomi modelinin sonucu giderek derinleşen gelir eşitsizliği sebebiyle ekonomik vaatler üzerinden ilerliyor. Özellikle CHP resmi ideolojinin muhafızlığını yapmayı bırakıp Erbakan'ın eski talebesi Mehmet Bekaroğlu'nun etkisiyle "adil düzen" vurgusu yapıyor. MHP'de de durum aynı; emekliye, yaşa takılanlara, askeri ücretliye vaatler vaatler vaatler....

     Asıl ben size bugün HDP'nin üzerine konulan büyüteçten bahsedeceğim. Paralelcisinden Ulusalcısına, Kapitalistinden Komünistine herkes HDP'ye destek çıkar durumda. Neden ise belli "şu Ak Parti iktidarından kurtulalım da nasıl olursa olsun." zihniyeti. Zamanın da Numan Kurtulmuş'un Has Partisi'ne aynı destek gelmişti malum kesimlerden. Ama bu sefer iş biraz farklı. Üst akıl; MİT Başkanı'nı göz altına alma çabaları ve gezi olayları ile hile ve cebir ile iktidardan indiremediği Ak Parti'yi yeniden tek başına iktidar yapmak istemiyor  ve en az iki ortaklı bir koalisyon arzuluyor. Hangi parti olursa olsun birbirine yakın fikriyattaki kadroları Türkiye'deki rantlarından pay vermeden dışarıdan kontrol altına almaları, baskı altına tutmaları çok zor. Ak Parti iktidarlarında Erkan Mumcu, Abdüllatif Şener ve en son Abdullah Gül üzerinden denediler ama başaramadılar o yüzden yürütme erkinde en az iki kutuplu bir yapı olmalı. 

     TV'lerde en fazla Davutoğlu ve Erdoğan'ı görüyoruz. Bu Türkiye'deki iktidar-medya ilişkisinin rutin sonucu. Ama işin ilginci iktidardan sonra en fazla basında yer alan ikinci parti; Ana muhalefet partisi CHP veya MHP değil daha düne kadar bölge partisi olmakla itham edilen HDP. Cnntürk'te ve türevlerinde haftanın en az iki üç günü ya Demirtaş ya eşbaşkanı Yüksekdağ ya da yardımcıları prime time kuşağında konuk. Daha düne kadar PKK'nın yurtlarını yaktığı paralel yapının kanallarında istinasız her gün Demirtaş'a övgüler diziliyor. Öyle bir Demirtaş portresi çiziliyor ki sanırsınız barış güvercini. 6-7 Ekim olaylarında PKK'nın yaramaz çocuklarıyla iş tutan onlarca masumun ölümüne sebep olan Demirtaş gitmiş yerine bu ülkede yeniden barışı demokrasiyi tesis edecek bir hümanist kurtarıcı gelmiş.

     Demirtaş bir birinden farklı kesimlere aynı anda zeytin dalı uzatmaktan yılmış durumda. Güneydoğu'da demokratik özerklik, Ege'de laik parlamenter sistem. Anadolu'da çiftçilerle komünist, Antalya'da lüks otellerde iş adamlarıyla kapitalist. Tunceli'de Diyanet'i kapatacağız, Elazığ'da İnanç İşleri Başkanlığı...... Öyle kolay değil nerede ne söyleyeceğini bilmek. Meydanları karıştırıverirse  yandı. Düşünsenize Tunceli'de söyleyeceğini İzmir'de söylediğini, o meydandan çıkartmazlar adamı. Hani Erdoğan'ın siyaset hayatındaki açıklamalarını derleyip yapılan bir başbakan iki Erdoğan videoları var ya aynısını Demirtaş için yapsalar bir eş başkan kaç Demirtaş olur? vallahu-alem.

     En son seçime birlikte girdikleri sol blokta bile HDP'nin sol bir parti mi yoksa Kürt faşist partisi mi olduğu tartışması sürerken cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana bir Türkiyelileşme projesi aldı başına gidiyor. Her fikirden Kürt kardeşlerimin mecliste olmasını isteyen, temsilde adaletin barajla ipotek altına alındığına inanan biriyim. Ama küresel güçlerin Türkiye'deki işbirlikçileri Doğan medyası ve Paralel yapının HDP'yi barajın üstüne iteleme çabasından tedirginim. Bu işbirlikçiler hiç bir zaman kendi çıkarlarından başka bir şeyi düşünmediler.

     Önümüzdeki günlerde de seçim sonrası meclis aritmetiği üzerine bir şeyler yazarım inşallah. Hakkımızda hayrola....

0 yorum :

Yorum Gönder