9 Haziran 2015 Salı

7 Haziran'ı Nasıl Okumalıyız?

     Türk siyasetinin dönüm noktalarından biri olan 7 Haziran seçimlerini geride bıraktık. Seçim çoğunluğun beklediği üzere sonuçlandı. HDP seçim barajını aştı, Ak Parti tek başına hükümet kurabileceği  276 koltuk sayısının altında kaldı. Seçim sonuçlarını partiler üzerinden değerlendirecek olursak:

     Ak Parti 2002 seçimlerinden beri ilk defa % 40 bandına indi. Seçmen Ak Partiyi hükümet denklemi dışında bırakmamakla beraber tek aktör olarak da görmediğini gösterdi. Anadolu'daki milliyetçi muhafazakar oyların bir kısmı MHP'ye geri döndü. Muhafazakar seçmenin bir kısmı ise hükümetin takındığı pasif tavrın faturasını keserek ya sandığa gitmedi yada Saadet-BBP ittifakına oy verdi. Seçim sonuçları gösterdi ki Ak Parti olası başkanlık referandumunda fire vermemek uğruna taşra teşkilatlarının  temayül yoklamalarını çok dikkate almadan aday listelerini belirledi. Erdoğan'ın son dönemde takındığı milliyetçi tavır; milliyetçi seçmeni Ak Partiye çekmek yerine seçmenin nazarında çözüm sürecinin yerindeliğini tartışmaya açtı ve milliyetçi seçmen kendi partisi MHP'ye dönüş yaptı. Erdoğan'ın başkanlık sistemini tam olarak anlatamaması batıdaki seçmende başkanlık sistemi=otoriterleşme ve başkanlık sistemi=bölünme algısını oluşturdu. Bu korkuyu da diğer partiler çok iyi kullandı. Aslında bu seçim aynı zamanda Erdoğan'ın başkanlığının referandumuna dönüştü.

     Ak Partiye asıl oy kaybı yaşatan etmen ise muhafazakar Kürt seçmenin HDP ile barışması oldu. Ak Parti bölgedeki etkin kanaat önderleri yerine teşkilat kontenjanından isimleri aday gösterdi. Zaten HDP'ye göz kırpmaya başlayan muhafazakar Kürt seçmeni etkin adaylarla tutmayı başaramadı. Ak Parti; HDP'nin Kandil ile olan emir komuta ilişkisinden, 6-7 Ekim olaylarından, kırsalda köy muhtarlarına yapılan tehditlerden (özellikle büyükşehirlerdeki Kürt seçmen için),  Pkk'nın şehir çetesi YDG-H'nin halka yaptığı zulümden, Okul, hava alanı, otoyol inşaatlarına yapılan sabotajlardan yeteri kadar bahsetmedi.

     Ak Parti'nin kendinden fazla emin tavrı tüm bu seçmen hareketlerini fark etmesini engelledi yahut ciddiye alınmadı. Ve bu hatalar zinciri Ak Parti'yi tek başına iktidar koltuğundan etti.

     Ana muhalefet partisi CHP de ise her hangi bir değişiklik yok. CHP'li kemalist, ulusalcı taban yine partisine oy verdi. Ama bu zamana kadar kendini solcu olarak tanımlayıp alternatifsizlikten dolayı CHP'ye oy veren kesim ile aristokrat zengin kesimin (Bebek ve Nişantaşı'nda birinci parti olan) HDP'ye yönelmesiyle potansiyel 2-3 puanı kaybetti. CHP'nin HDP'nin güçlü olduğu bölgelerde (Tunceli gibi) ise seçime asılmadığı ve propaganda döneminde HDP'ye dair hiç bir eleştiri yapmadığı da düşünülürse CHP yönetiminin Ak Parti'ye maksimum zararı vermek amacıyla HDP'ye pasif destek verdiği söylenebilir. CHP kurmaylarının bu noktada ciddi bir öz eleştiri yapması gerekiyor.

     MHP bu seçimin iki kazananından biri oldu. Hatta olası Ak Parti-MHP koalisyonu ile tek kazananı da olabilir. MHP seçim süreci boyunca Erdoğan'ın belki de fark etmeden açtığı ortaları hep gole çevirdi. Erdoğan tarafından HDP üzerinden yapılan çözüm süreci eleştirileri MHP'ye yaradı. MHP her ne kadar tok satıcıya oynasa da destekçisi olan sermaye gruplarının baskısıyla Ak Parti koalisyonu ihtimaline çok fazla direnebileceğini sanmıyorum.

     Gelelim seçimin diğer kazananı HDP'ye. HDP'nin sınırda da olsa barajı geçebileceği tahmin ediliyordu ama kimse %13 gibi net bir oy oranını beklemiyordu. Altan Tan'ın da CnnTürk'te ifade ettiği gibi Diyarbakır'da patlayan o kalleş bomba HDP'ye artı bir kaç puan alarak döndü. Ama HDP'ye barajı geçiren asıl etken yukarıda da bahsettiğim üzere muhafazakar Kürt seçmenin HDP'ye şans vermek istemesi oldu. Diğer taraftan sosyalist, komünist, aristokrat kesimin RTE düşmanlığı solculuğundan daha ağır basınca da büyükşehirlerdeki bu oy oranlarına ulaştılar.

     HDP'nin bu propaganda dönemi okullarda ders olarak okutulmalı. Hani derler ya "kırk tilki dolaşıyor, kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor" diye HDP kurmayları işte bunu yaptı. Güneydoğu kırsalında köy muhtarlarını YDG-H ile tehdit ettiler, Üniversitelerde öğrencilerle barış yemekleri yediler. Parti programında Diyaneti kapattılar, Elazığ'da yerine İnanç Müdürlüğü kurdular.  Diyarbakır'da "Önder" Apo'nun heykeli dikme sözü verdiler, İzmir Gündoğdu'da teşkilata Apo resmi yok Türk bayrağı var dediler. Allem ettiler kallem ettiler batıda güvercin, güneydoğuda şahin oldular, başardılar.

      Sonraki yazımda da koalisyon hesapları yaparız artık...

0 yorum :

Yorum Gönder