4 Aralık 2017 Pazartesi

Bekçiler Geri Dönüyor: Kimi Öğretmen Kimisi Mühendis!


Bekçi deyince çoğumuzun aklına ilk gelen Kemal Sunal'ın baş rolünde oynadığı Bekçiler Kralı filmidir. 1985 yılında geri görevlere çekilen bekçiler 2016 yılında yapılan yasal düzenleme ile emniyet sistemine nihayet geri döndüler. Hatta eğitimlerini tamamlayanlar geçtiğimiz aylarda İstanbul'da göreve başladılar.

Ülkemizin çeşitli illerinde alım ilanları devam ediyor. Başvuru şartları arasında beden kitle endeksi, en az bir yıllık ikametgah, 30 yaşından büyük olmamak gibi şartlar var. Ama benim takıldığım nokta öğrenim durumu alt şartı olarak "en az lise mezunu olmak" belirtilmesine rağmen üst sınırın belirlenmemiş olması.

Ülkemizde lisans mezunu bir çok işsiz var. YÖK ve üniversitelerin plansızca açtığı Fen-Edebiyat, İİBF, Eğitim hatta Mühendislik Fakültesi mezunu bir çok fizikçi, biyolog, matematikçi, istatistikçi, işletmeci, jeolog, tekstil mühendisi, ziraat mühendisi, öğretmen şu an işsiz. Hükümet bir çok tartışmaya rağmen üniversite mezunları arasındaki işsizliğe son vermek için 2005 yılında yasal değişikliğe giderek lisans mezunlarına polis olma imkanı tanıdı. Ve o dönemden bugüne bir çok güzide üniversite mezunu 4 ila 5 yıl eğitimini gördükleri mesleki formasyonların çok dışında bir işe adım attı ve 6 ayda polis oluverdiler.

Şimdi de benzer bir şekilde, bir çok şehrimizde bekçi ilanlarına başvurular devam ediyor ve üniversite mezunlarının ilgisi büyük. Öğretmeninden biyologuna, mühendisinden matematikçisine herkes sırada ve akıllarında alacakları 3000 TL'ye yakın maaş.

Liyakat "bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu" olarak geçiyor TDK sözlüğünde. Her ne kadar halk arasında layık olmayan kişilerin idareci olması üzerine kullanılsa da kamu idaresi için liyakat; işi uygun kişiye vermektir.

Öyleyse sorarım size bekçilik; her hangi bir mesleki eğitim aldırılmadan üniversite rüyasıyla ÖSS sınavı kapısında heba edilen düz lise mezunu bir gence mi yoksa 4 yıl boyunca öğretmen olmak aşkıyla okumuş lisans mezununa mı daha uygun bir meslek/görevdir? Veya aynı soruyu şöyle soralım: Kuracağı/çalışacağı bir işletmede tarım ve hayvancılığa dair yapacağı yenilikleri hayal eden bir ziraat mühendisi veya Orta Asyadan Selçukluya, Osmanlıdan Milli Mücadele yıllarına her anı ilmek ilmek beynine dokuyarak okuyan ve bu milli şuuru öğrencilerine aşılamak hayalindeki bir tarih öğretmeni bekçilik mesleğini nasıl benimseyip başarılı olabilir? Ki gecenin kartalı olan bekçiler akşam 7 sabah 5 tüm mahallede devriye atarak bizi suçlulara karşı koruyacak emniyet sisteminin bel kemiğini oluşturacaklar.


12 Ekim 2017 Perşembe

Afyonkarahisar Takımına Sahip Çıkıyor: Afjet Afyonspor 1. Lige Yürüyor!

Bundan bir buçuk yıl önce BAL şampiyonluğu sonrasında "Takım üzerine düşeni yaptı, şimdi sıza bizde. Afyonkarahisar halkı olarak şehrin takımı Afjet Afyonspor'a sahip çıkmalıyız. Biz destek olur stadı doldurursak inşallah Afyon Arena Stadında bir kaç sezon içinde PTT 1. Lig maçlarını izleriz. Hatta iş adamları taşın altına elini koyarsa Afjet Afyonspor Süper lige bile yükselir." diye seslenmiştim. (linki buradadır) 

Hayal ettiğimiz gibi de oldu: Afyonlular öyle bir destek verdiler ki takıma; yeni stadı hiç boş bırakmadılar hatta Darıca Gençlerbirliği maçında 15 bin 560 taraftar ile seyirci rekoru kırıldı. Şehrin bu desteği takımı ulaşılamaz bir başarıya taşıdı Afjet Afyonspor yeni stadında oynadığı 40 maçta sadece 1 yenilgi aldı. Salih SEL şehrin takımı Afjet Afyonspor'un başkanı olarak elini taşın altına, bedenini yeni ismiyle Afyonkarahisar Yeni Şehir Stadı'na, gönlünü mor-beyazlı formaya koydu ve teknik direktör Hasan Erkin Şimşir'in liderliğinde Ayonkarahisar'a ilk sezonunda 3. lig şampiyonluğunu yaşattı. Ağustos ayı itibariyle de bayrak yarışını Söz Marketler sahibi Ali Rıza Gürakar alarak kulüp başkanı oldu. 



Afjet Afyonspor 2017-2018 sezonuna fırtına gibi başladı ve ilk yedi hafta sonunda 2. Lig Kırmızı Grupta liderin sadece 5 puan arkasında 4. sırada. Evinde oynadığı tüm maçları kazanan Afjet Afyonspor grubun en az gol yiyen 2. takımı. Geçen sezon takımının şampiyonluğunda attıkları 32 gol ile büyük pay sahibi olan Fatih Şerifoğlu ve Yasin Yener bu sezonda taraftarın göz bebekleri. Fatih Şerifoğlu yaşadığı sakatlık sonrası sahalara dönünceye kadar, geçen sezon devre arasında takıma katılan Oltan Karakullukçu attığı 5 golle nöbeti devralmış durumda.


Haydi mor-beyazlı formaya ter akıtan yiğitler! Haydi Kalehisar, Afyok ve 03 Taraftar Grupları! Haydi Afyonlular! inşallah 1. Lig bizi bekliyor. 


10 Ekim 2017 Salı

Türk Futbolunun Kurtuluş Reçetesi: Yabancı değil Genç Yerli Kontenjanı

2016 Avrupa Şampiyonasındaki rezil ve ruhsuz oyunumuzun ardından bu hafta sonu (İzlanda ve Finlandiya maçlarıyla) Milli takımımızın fizik, taktik ve teknik olarak tamamen çökmüş olduğuyla hepimiz yüzleştik.

Yine herkes yabancı serbestliğinden dem vurup yabancı oyuncu kısıtlaması kolaylığına kaçıyor. Ama az çok futbol oyununun seyir kısmını önemseyen taraftarlar bunun bir çok vasat yerli futbolcuya hak etmediği ilk 11'i garanti edeceği için Milli takıma sadece fizik kondisyon olarak etki edeceğini biliyor.

Selçuk Şahin, Deniz Barış, Sabri Sarıoğlu, Aydın Yılmaz, Serdar Kesimal, Hüseyin Çimşir, Cihan Haspolatlı, Fahri Tatan gibi çoğu zaman taraftarın saçını başını yolduran, oynadığı maçlarda vasatı geçemeyen futbolcular yabancı kontenjanının ülke futboluna hediyeleri. Bu oyunculardan hangisi A Milli Futbol takımımızın bir maçını kurtardı? Haydi onu geçtim oynadıkları takımların kaç maçında 7-8'lik oyun oynadılar? Tüm bunlara rağmen yabancı kontenjanının olduğu sezonlarda en vasat yerli futbolcu 5 Milyon $'dan aşağıya bonservis bedeliyle transfer oldu mu?

Gelgelelim ülke futbolunun kurtuluş reçetesine: Süper lig ve 1. Futbol liginde oynayan her takıma vakit kaybetmeden önümüzdeki sezonundan başlamak üzere; ilk 11'de 21 yaş altı 3 yerli futbolcu oynatma zorunluluğu getirilmeli. Federasyon buna 2+2, 3+1 veya 2+1'li kulübeyi de hesaba katan ara bir formülde bulabilir. Önceki sezonu takımında geçirmek şartıyla 2019-2020 sezonu itibariyle yaş sınırı kademeli olarak 24'e çıkartılır. Böylece 36 takımda bir kaç sezon içinde devamlılığı olan önümüzdeki en az 10 sene milli takımda oynayabilecek ve sürekli genişleyen 108+ (süperligde 18x3, 1.ligde 18x3) futbolculuk bir havuz oluşacak. Aynı zamanda Türk futbol taraftarları garanti formanın rahatlığıyla kulüplere yıllarca demir atan 29-30 yaş üstü vasat yerli futbolcuları izlemek zorunda kalmayacak. Futbol kulüpleri el mahkum yerli transferine harcayacakları fahiş transfer paralarını altyapıya harcamak durumunda kalacak.

Lafın kısası; Bazen risk alabilmek için dibi görmek gerekir. Türk futbolu büyük bir dönüm noktasındadır. Yabancı kontenjanı ezberine sarılmak, -mış gibi yapmak yerine bu kez zor ama doğru olanı genç yerli kontenjanını getirmeliyiz. İnanıyorum ki elimizi taşın altına koyarsak 2020 Avrupa Şampiyonasında yer alabilir hatta 2022 Dünya Kupasından itibaren her turnuvada en az çeyrek final oynayan bir takım olabiliriz.